Blog Arşivleri

Fotoğraflarımı Sizlerle Paylaşsam mı?

Çok değil, sadece bir kaç aydan beri amatör olarak fotoğrafçılıkla uğraşıyorum. Çektiğim fotoğrafları Facebook sayfamda ve çeşitli fotoğrafçılık sayfalarında paylaşıyorum ancak henüz hiç fiziktir’de paylaşmadım. Paylaşsam mı diye düşünüp duruyorum uzun süredir, sayfanın formatını bozma ihtimali olduğu için hep vazgeçtim. Bugün bir de ziyaretçilerime sorayım dedim.
Aslında bu yazı ile ilk fotoğrafımı paylaşmış oluyorum, bundan sonrası gelir mi bilemem. Buna sizin karar vermenizi istiyorum açıkçası. Yayınla derseniz, sizi kıramam yayınlarım arada bir. Belki aranızda fotoğrafçılıkla uğraşanlarınızda vardır, bilgi alışverişinizde bile bulunabiliriz diye düşünüyorum ancak onun için yeni bir blog da açabilirim. Tam emin değilim ama yine de. Şu sıralar web sitelerim yönünden bazı sorunlar yaşıyorum o yüzden yeni bir blogla uğraşacak takat hiç yok gibi. 
Neyse, uzatmadan dün gece arkadaşlarla oturmuş insanoğlunun en sıradan hallerini ağzımıza sakız ediyorduk. Bir den evin içinde sıkıldığımı fark ettim, blog yazmak istedim ama misafir varken yazmak olmuyor. Evde bulunan küçük bir mum ile bir kaç fotoğraf çekeyim dedim, çektiklerim arasında sanırım en iyisi buydu. Ortaya bu çıktı da diyebilirim.Onlar bilgisayar başında müzik seçmekle uğraşırken ışıklar kapandı, devam ettiler hiç ses çıkarmadan sanki bunu bekliyorlardı. Ben de hiç çaktırmadım, masayı hazırladım ve bir kaç kare aldım işte.
Gelelim şu kararsız olduğum konuya, fotoğraflarımı yayınlasam mı yayınlamasam mı? Bana bir yardımcı olun hele…Fotoğraflarımı Sizlerle Paylaşsam mı?

Blog yazarak para kazanılabilir mi?

Bundan tam üç yıl önce birisi çıkıp bana blog yazarak/blogger kullanarak para kazanabileceğimi söylese asla inanmazdım. Hiç ihtimal vermiyordum açıkçası. Böyle düşünmemin benim hatalarımdan kaynaklandığını çok sonraları fark ettim tabi. Blog yazmak sabır gerektiren bir işmiş ilk önce bunu anladım para kazanabilme yolunda. Bunu anladıktan ve bu duruma alıştıktan sonra gerisi kendiliğinden yağ gibi geliyor.
“Nasıl yani, şimdi gerçekten blog yazarak para kazanılabilir mi demek istiyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. Öyleyse cevap vereyim, tabi ki kazanabilirsiniz. Kazanmamanız için önünüzde bir engel yok ki! Bende bu işe başladığımda bir sürü forum sayfalarını dolaştım bir çok kişisel blog sayfalarından blog yazarlarının kendi yorumlarını, tavsiyelerini okudum hem de yıllarca. Hepsinde temel kaide şu idi: “blog yazarak asla bir yere varamazsınız, en fazla kazanabileceğiniz aylık 200 TL – 300 TL arasında bir miktar olur ki bunun için de o kadar çaba harcamaya değmez!” Evet, haklı olabilirlerdi ama ben denemek istedim, bana bir web sayfası yayınlamayı öğreten hocamın şiddetle tavsiyesi olan sabretmek olayını blog yazarlığıma uygulamakla başladım. Bir gün blogger’dan ücretsiz bir domain alarak bir blog sayfası yayınladım ve yaklaşık üç ay boyunca günde ikişer, üçer, beşer yazılar ekledim. Sonra bir baktım ki sayfa aldı başını gidiyor. Gittikçe de Adsense gelirlerim artmaya başlıyordu tabi. Bu iş zevk vermeye başlamıştı artık, bir iki sayfa daha yayınladım ve onlarda da yola koyuldum. Nitekim onlarda getirmeye başladılar. Derken bugüne kadar geldim ve pek de kötü sayılmayacak bir gelirim var, miktarını vermeyeceğim ama şöyle bir ipucu vereyim: bugün ülkemizde çalışanlara verilen asgari ücretten çok daha fazla kazanıyorum. Evet, görüyorsunuz; beğenmedikleri ve ötekileştirdikleri blog yazarlığı, blogger sistemini kullanarak bu derece ilerlettim işleri. Hem de sadece 4 aylık bir çalışma ile. Bu çalışmalarımı anlatacağım bir bir sırası geldikçe, bu yüzden bu sayfayı yayınladım zaten.
Neyse arkadaşlar, fazla uzatmaya gerek yok. Kısacası blog yazarak gerçekten de ciddi anlamda gelir elde edebilirsiniz. Yeni bir iş kapısı gibi bir şey bence bu. Ortalıkta o kadar işsiz gezen üniversite mezunlarına şaşıyorum doğrusu, facebook gibi ağlarda boş boş vakit geçirmektense günde 45 dakika ayırarak kendilerine iyi kötü gelir kapısı açabilirler üstelik kendi işlerinin başında olacaklar… Yazık doğrusu…Blog yazarak para kazanılabilir mi?

Adhood blog yazarlarına para kazandırır mı?

Ülkemizde kullanılan reklam platformları arasında Adsense’ten sonra gelen en kaliteli ve güvenilir bir reklam platformu belki de Adhood; oldukça geniş ve kayda değer bir yelpazeye sahip. Ama gel gelelim, eksikleri o kadar çok ki… Benim bu sistemde hesabım mevcut ancak hiç bir sayfamda yer vermiyorum adhood reklamlarına. Çünkü gereksiz, bir blog sayfası için oldukça saçma.

TürkTicarek.net ve ok.net’den başka sitelerin reklamlarının yayınlanma olasılıklarının çok çok düşük olmasından dolayı ve sitenizi iyi tarayıp çerezleri düzgün bir şekilde yükleyememesinden (ki bu da ziyaretçilerinizin istekleri doğrultusunda bir reklam görebilmeleri olayını imkansız kılar – adsense tam tersi, içeriği indeksleyerek reklamları o kategoride yayınlar bu da kazancınızın artmasına sebep olur) dolayı alacağınız tıklamalar oldukça az sayıda oluyor. Zaten tıklama başı miktar da çok çok düşük, TL üzerinden olduğu halde yine düşük. Burada Adsense’e iyi ki varsın demek istiyorum (:
Anlayacağınız bence hiç ama hiç adhood’la filan uğraşmayın hatta ülkemizdeki hiç bir reklam platformu ile uğraşmayın; oturup çalışın, didinin mutlaka ama mutlaka bir Adsense hesabı edinin. Yoksa bu sektörden asla para yiyemez, aç kalırsınız. Tek kazanç kapımız var; o da ne adhood, ne adport, ne adtech, ne adklik… Adsense..!Adhood blog yazarlarına para kazandırır mı?

Blogger için açılır menü gerekli mi?

Bir çok blogger kullanıcısı açılan menü hayranı gibi geliyor bana. Hemen bütün profesyonel blogger sahiplerinin sayfalarını incelediğimde büyük ihtimalle bir açılan menüye rastlıyorum. Peki çok kullanılmasının ya da tercih edilmesinin sebebi ne olabilir? Bence alan kısıtlaması olayını az da olsa ortadan kaldırdığı için olabilir. Yani düşünsenize, üst menüde yer alan butonların hemen altına dilediğiniz sayıda bağlantı atabiliyorsunuz ki bu da sağda ya da solda bulundurduğunuz menülerin sayısını azaltıyor. Kullanışlı geliyor bana, zaten benim sayfamda da mevcut.

Bunun yanı sıra, daha çok onlarca konuya/kategoriye yer veren blog sayfalarında kullanılması daha mantıklı, hem pratik hem de fazla yer işgal etmeyerek sayfanızın tasarımına katkıda bulunuyor. Bu bahsettiklerimi sağ menü ya da sol menü olarak değil de üst menü şeklinde kullanmanız kapsamında algılayın. Aksi durumda yine karmaşıklık, fazla ve gereksiz alan işgali gibi sorunlarla boğuşabilirsiniz. Tasarımın önemli olduğuna önceki yazılarımdan birinde değinmiştim, kısaca yine özetlemiş oldum aslında tasarımdaki kullanılabilirlik ve basitliğin önemine.


Peki, açılan menü nasıl yapılır diye soracak olursanız, onu da ilerleyen zamanlarda vereceğim. Sırayla…Blogger için açılır menü gerekli mi?

Sigarayı bıraksakda mı uyusak?

Ha, ha, haa… Sigara ve öğrenci ve öğrenci evi eşittir ölümüne duman ve televizyon. En son iki gün evvel bırakıyorduk arkadaşın biriyle, karar almıştık. O günden bu yana iki paket sigara nakavt! Her yemekten sonra, hasretle gidiyor elimiz çakmaklarımıza, bitince hemen alıp geliyorum hocam söylemleri filan da havada uçuşuyor. Zehirlenmek için bir 6.5 TL daha giriyor bize, en dumanlısından. Her gün eksiksiz, 6.5 x 30 ya da 31 = 195 TL bu da = ev kiramızın 2/3’ü. Sözde sigarayı bırakıp meyveye başlayacaktık, 6.5 TL / 2 = 3.25 TL yahut ortalama 3 TL’lik meyve alacaktık her gün, bize yeterdi çünkü bu kadarı. Yarın sabah başlıyoruz bu bakkal hesaplarını meyveye uyarlamaya.
Yanlış anlamayın, öyle yıllarca sigara tiryakisi olan biri değilim, sadece 4 ya da en fazla 5 aydır içiyorum ve belki saçma gelecek ama hala iğrenerek içiyorum. Anladım ama öyle hadi bırakayım deyince bırakılmıyormuş, hele bir öğrenci ise bunu diyen ya da diyecek olan, asla ihtimal vermeyin, gülüp geçin ya da haass*ktir deyin. Bizim elemanlar da ceplerinde para kalmayınca bırakıyorlar sigarayı, 1 ya da 2 güncük ara veriyorlar; ceplerinde her para tükendiğinde ben bırakıyorum abi bu sigarayı diyorlar. Mantıken haklılar, düşünsenize adam parasız kaldığında şu tip hesaplara dalıyor (aynen yukarıda yaptıklarım gibi); ulan günde 1 paket sigara alıyorum, ortalama 6 TL veriyorum. Şu an cebimde bu para olsa bana 2-3 gün yeter, he lan! içmiyorum a.q ben sigara filan. Bu yüzden sadece parası bittiği zaman bırakıyor sigarayı. Düşünün cebinde 300 TL parası olan bir adamı pardon öğrenciyi. Bakın bu sefer de aklından geçenler bunlar; Ulan, 300 TL para var, 6 TL bir paket sigara, a.q bu para bitmez; yak kekoo deyip devam ediyor ve aklından hiç ama hiç geçmiyor sigarayı bırakmak.
Şimdi saat gecenin bir yarısı, tv açık, sigara yanıyor ve çaydanlık her zaman ki gibi ocakta. Ancak bir sorun var ki o da şu: paket yine tükendi. Şimdi açık bir yer zor bulunur, petrol var gerçi, hava soğuk ama yine de gideriz belki birazdan. Sigara için değer mi bilmiyorum ama yol boyu ettiğimiz sohbetler paha biçilemez. Sigara içmeden uyusak mı diye düşünüyorum, olacak iş değil…Sigarayı bıraksakda mı uyusak?

Blog sayfamızda günlük yazı yazma sınırı var mı?

Blog sayfalarımız ve düşüncelerimiz ve paylaşmak istediklerimiz…
Blog yazarları blog yazmaya başladıklarında büyük bir hevesle içeriklerini zenginleştirmek isterler. Hatta içlerinde benim gibi hevesli ve bu işi sevenler varsa bloglarını zengin içeriğe ulaştırmak için can atarlar. Sürekli yazarlar, yazarlar, yazarlar. Bazen günde 10, bazen 20, bazen de 30 yazı gireriz. Ancak bunun ne kadar sağlıklı olduğu konusunda hiç düşünmeyiz.
blog, blog yazmak

Blog sayfamızda yazı yazmanın da sınırı olur mu demeyin! Sınır yok tabi, istediğiniz kadar yazabilirsiniz, günde isterseniz 10 isterseniz 100 ya da 1000 yazı yazabilirsiniz. Ancak bunun sayfanız açısından zararı olacağını bilmeniz gerekiyor. Ne açıdan mı? Sandbox, banlanma ya da her neyse! Bu terimleri ya da bu olayları duydunuz mu bilmiyorum. İşte yeni açılmış olan bir blog sayfanıza günlük düzenli olarak çok sayıda içerik girmeniz bu kavramlardan biriyle karşılazmanız için yeterli olacaktır. Eğer blog sayfanıza dünyanın en iyi arama motoru GOOGLE üzerinde ziyaretçi çekmek gibi bir amacınız varsa, kesinlikle önermiyorum bunu ben.
Tabi bir de sandbox’a düşmek için çok fazla sitenizde çok fazla link olması yeterli olabilir. Bunun için de dikkat etmenizde yarar var. Peki nedir bu sandbox? Kısaca tanımlayalım: Blog ya da web sayfanızın haksız yere GOOGLE’da üst sıralara çıkmasından dolayı GOOGLE’ın buna müdahale etmesidir.
Sandbox olayına ayrıca değinmekte fayda görüyorum, bu yüzden şimdilik bu kısmı atlıyorum ya da şimdilik sandbox için yazacaklarım bu kadar diyebilirim. Gelelim günlük kaç tane yazı yazmalıyım ya da kaç yazı yazma sınırım var sorusuna! Özellikle yeni açılan blog sayfalarınız için günlük (düzenli olarak) maksimum 3 adet yazı yazmanızı tavsiye edebilirim. Bu sayı 1 de olabilir, 2 de. Kimilerine göre bu değerler 5-10 arasında değişiklik gösterse de ben yine de maksimum 3’te ısrarcıyım. Çünkü ben bizzat bu sorunla karşılaştım. Günde ortalama 10 yazı girdiğim bir sayfam 3-4 aylık bir sürecin sonunda GOOGLE tarafından affedilmedi ve günlük ortalama 900 tekil ziyaretçiye sahip olan bir web sayfamın ziyaretçi sayısı aniden ve bilgim olmadan 30 tekil ziyaretçiye kadar düştü. Bu da tabii olarak canımı çok sıktı.
Aylarca emek harcadığınız blog sayfalarımızın güvenli bir biçimde yayın hayatına devam etmesini istiyorsak, GOOGLE amcamızın isteklerini eksiksiz olarak yerine getirmeliyiz, aksi halde sonuçları ağır olabiliyor. Bu açıdan baktığımıda GOOGLE’ı patron kendimizi de işveren gibi düşünebiliriz. Bize bedavaya ziyaretçiyi ancak isteklerini (haklı yollarla) yerine getirdiğimiz zaman verir GOOGLE, bu sebeple bu konu açısından günlük maksimum 3 yazıyı ideal olarak görüyorum. Blog sayfamızda günlük yazı yazma sınırı var mı?