Blog Arşivleri

Kaygı Bozukluğu (Kaygı Nedir?) Anksiyete

Anksiyete Bozukluğu
Kaygı Bozukluğu / Bunaltı Bozukluğu

 Anksiyete bozuklukları her biri kendine özgü nitelikler taşıyan bir çok hastalığı içeren bir tanı kümesidir. Bu kümede bulunan hastalıklar arasında yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, agorafobi, özgül fobi, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk, posttravmatik stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, bedensel hastalıklara bağlı anksiyete bozuklukları, madde/ilaç kullanımına bağlı anksiyete bozuklukları bulunmaktadır.

Yaygın anksiyete bozukluğu nun temel belirtisi kişinin sürekli aşırı kaygılı olması ve bir çok konuda yersiz biçimde kötü bir şey olacağı endişesi (endişeli beklenti) içinde olmasıdır. Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalarda aşırı kaygı ve endişeli beklenti dışında, huzursuzluk, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kolay parlama, kas gerginliği, uyku bozuklukları da görülmektedir.

Panik bozukluğunda zaman zaman tekrarlayan anksiyete atakları söz konusudur. Panik atağı olarak adlandırılan bu anksiyete atağı sırasında hastada çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, baş dönmesi gibi şiddetli bedensel belirtiler görülür; hastalar panik atağı sırasında bu belirtiler yanında ölüm korkusu ya da kontrolünü kaybedeceği ( delireceği ) korkusu da yaşar. Bu anksiyete atakları dışında hastaların çoğunda atağın yineleyebileceği korkusundan başka belirti bulunmaz. Bazı hastalarda ise atağın yineleyebileceği korkusu nedeniyle yalnız başına kalmaktan ya da bir yere gitmekten kaçınma da görülür.

        Agorafobi, panik atağı ya da panik atağında görülen belirtilere benzer belirtilerin ortaya çıkacağı korkusu nedeniyle bazı yerlerden ve durumlardan kaçınmadır. Tek başına evde kalamama, tek başına dışarı çıkamama, bir araçla yolculuğa çıkamama bu hastalığa örnek olarak verilebilir.

        Özgül fobi, belli bir nesne ya da durumla karşılaşıldığında yaşanan mantıkdışı korkudur. Kişi yaşadığı korkunun saçma olduğunu bilir, fakat bu nesneyle ya da durumla karşılaşmaktan kaçınır. Kedi-köpek gibi hayvanlardan korkma ve asansör korkusu bu hastalığa örnek olarak verilebilir.

          Sosyal fobide, bir topluluk içinde diğer insanların gözünün üzerinde olabileceği durumlarda çeşitli etkinliklerde (konuşma, yemek yeme gibi) bulunmaktan ya da bir etkinlikte bulunduğunda küçük düşeceği ya da utanacağı davranışlar yapmaktan korkma söz konusudur. Sosyal fobisi olan kişiler bu nedenle topluluk içinde konuşmaktan kaçınırlar. Bir topluluk içinde bulunmak ya da konuşmak zorunda kaldıklarında da büyük sıkıntı yaşarlar.
         
          Obsesif-kompulsif bozuklukta kişide obsesyon ve/veya kompulsiyon bulunur. Obsesyon (saplantı) kişinin isteği dışında aklından geçen, saçma olduğunu bildiği halde bilinçli çaba ile kovulamayan, yineleyeci düşüncelerdir. Kompulsiyon (zorlantı) ise kişinin yapmak istemediği halde kendisini yapmaktan alıkoyamadığı yinelenen hareketlerdir. Hem obsesyon hem kompulsiyon, mantıkdışı olduğu bilindiği ve çaba harcandığı halde engellenemez.

           Post-travmatik stres bozukluğu ve akut stres bozukluğu ise herkes için ciddi zorlanmalar yaratabilecek kaza, doğal afet, işkence, savaş gibi koşullar sonrasında ortaya çıkan ve kişinin yaşadıklarının yeniden canlanması sonucu yoğun anksiyetenin yaşandığı klinik bir tablodur.

           Bedensel hastalıklara bağlı anksiyete bozukluklarında bedensel hastalığın doğrudan beyini etkilemesi sonucunda her türlü anksiyete belirtisinin (anksiyete, endişeli beklenti, panik atağı, obsesyon ve kompulsiyon) ortaya çıkması söz konusudur.

         Madde/ilaç kullanımına bağlı anksiyete bozukluklarında bir madde ya da ilacın kullanımı sırasında ya da bırakılmasından sonra her türlü anksiyete belirtisinin (anksiyete, endişeli beklenti, panik atağı, obsesyon ve kompulsiyon) ortaya çıkması söz konusudur.*

Prof. Dr. Erol ÖzmenKaygı Bozukluğu (Kaygı Nedir?) Anksiyete

Blog nedir? Blog yazarı kimdir?

Blog tanımını çok teknik bilgilere girmeden vermek istiyorum. Gerek yok çünkü blog dünyası zaten teknik detaylardan uzak bir dünya. Bu sebeple blogun tanımını yapmam gerekirse: blog; en kısa ve sade anlamıyla “kişisel web sayfasıdır” arkadaş. Bunu birazcık daha açayım; blog dediğimiz zaman aklımıza günce, günlük gibi ifadeler gelmeli, bunlara ek olarak bir kişinin kendi kişisel dünyasının ve yaşantılarının belki de tecrübelerinin aktarıldığı basit sistemler aracılığıyla kurulan dediğim gibi kişisel web sayfalarıdır.
Bir başka tanımıyla blog; çok abartılı bir şekilde teknik bilgi gerektirmeden istediğimiz konularda istediğimiz şeyleri, kendi tecrübelerimize, düşüncelerimize, yaşantılarımıza dayanarak anlatma mekanıdır aslında. Bugün ülkemizde “blog” kavramı yeni yeni anlam kazanmaya ve değerlenmeye başladıysa da dünya genelinde aslında ta 2000’li yılların başlarına denk gelmekte ortaya çıkışı. Bizde hem geç keşfedilmiş (2005 yılı ortaları sanırım) hem de bu keşfedilişin ardından yine geç değer kazanmış. Örneğin; 2005-2006 yılları arasında GOOGLE’da ayda sadece 60 bin civarında aranan “blog” kelimesi günümüzde 1.5 milyon civarına ulaşmıştır. Dünya genelinde ise 151 milyon gibi dudak uçuklatacak bir sayıya ulaşmıştır. Bunun ayrıntıları bir başka yazımda anlatılacak, fazla da detaya girmek istemiyorum bu yüzden. 
Peki “blog yazarı” kimdir? Blog yazarı benim gözümde (gerçek anlamda kişisel ve özgün bir blog sahibi) amatör düzeyde yazan bir köşe yazarı gibidir. Öyle güzel, edebi yazanlar var ki, onları okudukça bir sonraki makalelerini sabırsızlıkla bekliyorum. Blog yazarı tanım olarak; yine blog tanımından gitmek gerekirse en kolay ifadesiyle, kendi yaşantılarını, düşüncelerini, görüşlerini, tecrübelerini, kızdığı değerleri, savunduğu değerleri, sevdiklerini, sevmediklerini vs. yazıya döken ve bunu yaparken de çeşitli blog sistemlerini (ya da web sayfalarını) kullanan kişidir. 
Bir blog yazarı neler yazabilir gibi bir soruyu da yanıtlamak istiyorum. Blog dünyası ya da blog sayfası, onun yazarının dünyasıdır. Yazar o sayfanın bu dünyadaki kaptanıdır, onu yönlendiren, şekil veren kişidir. Bu yüzden her şey blog yazarının elinde oluyor, o ne isterse onu yazıyor; kimseyi takmıyor ve dilediği gibi ne isterse onu paylaşıyor. Bu konu hakkında çok çok daha uzun şeyler yazılabilir ancak bir yerden sonra tekrara düşüp duruyoruz. Bu yüzden yazıyı kısa tutmakta yarar görüyorum değerli okuyucularım. Görüşmek dileğiyle…Blog nedir? Blog yazarı kimdir?

Keylogger Nedir?

Bugün farklı konularla karşınızdayım. Bu konular arasında genel olarak bugün “İnternet Dolandırıcılığında Kullanılan Yöntemler” başlığını ele alacağız. İlk alt konumuz ise Keylogger. Keylogger hakkında detaylı açıklamalarla bilgiler sunacağım sizlere.
Keylogger; en basit anlamıyla bilgisayarımız üzerinde bir web sitesi üzerinde ya da her hangi bir ağa bağlı bir sistem üzerinde işlem yaparken basmış olduğumuz her tuşu kayıt altına almak olarak ifade edilebilir. Aslında bir nevi virüs çeşididir de diyebiliriz. Öyle bir virüstür ki, klavye aracılığıyla yapılan her türlü işlemi hafızasına kaydedip bir kaç yöntemle bazı yerlere gönderir.
Şimdi keylogger’ların çalışma mantığına gelelim ve kısaca özetleyelim. Her hangi bir web sitesi üzerine gelindiğinde ve keylogger aktif hale getirildiğinde klavye üzerinde basılmış olunan her tuşun bir biçimde kaydını aldıktan sonra onları bir güzel paketler ve göndermek istediği yere ya da yerlere gönderir.
Bununla birlikte sayamayacağımız kadar çok çeşitte keylogger vardır. Bu keylogger çeşitlerinin hangi versiyonda olduğunu, tam olarak ne tür bir işlevi olduğunu eğer çok profesyonel değilsek bireysel olarak anlamamız ve algılayabilmemiz çok zor olacaktır. Bununla birlikte bazen bilgisayarımızın hayatını kurtaran antivirüs programları çoğu keylogger’ı tespit ederek bizlere yardımcı olabilir. Bu bağlamda kullanılan antivirüs programları aracılığıyla bilgisayar taratıldığı zaman, önümüze çıkan neticelere göz attığımızda keylogger ibaresini görüldüğünde bunun mutlaka zararlı ve bize ait bazı bilgilerin başkaları tarafından istendiğini bilmemizde yarar var.
Keylogger’ların özelliklerinden biri de bilgisayar başındaki kişi ya da kişilere yaptığı işlemleri fark ettirmeden çalışmasıdır. Yani gezilen bir web sitesi üzerinde klavye aracılığı ile herhangi bir tuşa ya da tuşlara basıldığında karşımızda keylogger olduğunu fark edemeyiz. Bu tip programlardan korunmak için en etkili yol, profesyonel olmadığımız sürece antivirüs programı kullanmak olacaktır.Keylogger Nedir?

Ddos Atağı Nedir?

Bir önceki yazımız olan Keylogger kavramının özünde çeşitli virüsler bulunuyordu. Aynen Ddos ataklarında da aslında temel olarak karşımıza çıkan yöntem yine virüslerle iş birliği yapmak oluyor. Kısaca; kullandığımız bilgisayarı fark etmeden bir zombi bilgisayar olarak kullanıyor olabiliriz. Daha farklı bir deyişle, bilgisayarımız aslında bizden başka birilerine hizmet eden bir bilgisayar haline getirilebilir. 
Ddos ataklarında on binlerce, belki de yüz binlerce bilgisayarın aynı ağla tek bir yere saldırması bir şekilde karşıdaki bilgisayarın sunucusunun ya da işletim sisteminin etkisiz hale getirmesi anlamına gelecektir. 
Mesela bazen ÖSYM tarafından açıklanan sınav sonuçlarında bazen sistem kilitlenebiliyor. Kilitlenmekten kastımız, erişim ağır oluyor ya da uzun süre sonuçlara bakamıyoruz. Aslında bunun sebebi küçük bir Ddos saldırısı atağıdır. Büyük bir kitle bir anda oraya girmeye çalıştığından dolayı sunucular o anlarda bu istekleri karşılayamaz hale geliyor ve sistem otomatik olarak yanıt vermemeye başlayarak çökmüş hale geliyor. Ddos Atağı Nedir?

Phishing Nedir?

Phishing nedir sorusuna yanıt olarak ilk etapta kelime anlamından başlamam gerek sanırım. Sözlükte geçen net ifadesine göre “oltalamak” anlamına geliyor. Bununla birlikte “password ve hacking” kavramlarının baş harflerinin birleşiminden türetilmiştir.
Oltalamak yani bizlere gönderilen sahte formların bir şekilde doldurulması istenir. Aslında çok tehlikeli bir avlama yöntemidir. Çünkü bu sistemlerde bizlerden hemen her türlü bilgi talep edilebilir. Mesela; kredi kartı bilgileri, kimlik bilgileri, her hangi bir sisteme ait kullanıcı adımız ve şifremiz gibi aklımıza gelebilecek bize özel olan ve başkalarının bilmemesi gereken her türlü bilgi rahatlıkla istenebiliyor. Bu bakımdan bizlere gelen sahte maillerde, bazı web sitelerine üye olurken bizlerden istenilen bilgilere çok dikkat etmek gerekiyor. İstenmesi gereken bilgiler var bir de istenmemesi gereken bilgiler de vardır. Bu noktada bu ayrımı yapabilmek hayati önem taşıyabilir.
Bu yöntem bir şekilde telefon aracılığıyla her hangi bir şirketten arıyorlarmış gibi konuşan bazı dolandırıcıların yöntemine de benziyor. Tek fark ulaşmak istedikleri bilgilere telefon aracılığıyla değil de internet üzerinden ulaşmaları oluyor.
Phishing yöntemine örnek olarak internet üzerinde şu sıralar oldukça fazla sayıda yayın yapan sahte kontör sitelerini örnek olarak verebiliriz. İnsanlar Google’a kontör yükle yazdıklarında karşılarına çıkan ilk sayfaya tıklıyorlar ve bu ilk çıkan sayfalar genel olarak sahte sayfalar oluyor. İnternet üzerinden kontör yükleyeceğimiz için kredi kartı bilgileri bu sayede bazen rahatlıkla başka kişiler tarafından öğrenilebiliyor.
Hiç bir zaman güvenmediğiniz ya da güvenliğinden emin olmadığınız kontör sitelerinden alışveriş yapmamanız bu konuda önem taşımaktadır.Phishing Nedir?

RSS Nedir?

Bir çok blog yazarı emin olun ki RSS’den habersizdir ya da ne olduğu hakkında hiç bir fikirleri yoktur. Genel olarak web sitelerine ya da blog sayfalarına da bu konuda hiç bir müdahalede bulunmazlar. Bazen ben de dahil. Önümüzdeki bir kaç yazımız bu konu ile alakalı olacak. Bakalım gerçekten de dikkate almayacak kadar önemsiz bir konumuymuş…
RSS, aslında Netscape firmasının geçmiş yıllarda piyasa sürdüğü bir üründür. İnternet Explorer’a rakip olarak farklı web tarayıcıları üretmesiyle gündeme gelen Netscape, RSS’in açılımını “Rich Site Summary” olarak kayıtlara geçirmiştir. Kısaca çeşitli web sayfalarındaki içeriklerin özet akışlarını görmemezi sağlayan ve bir çok blog yazarının ya da site sahibinin göz ardı ettiği bir ürün de diyebiliriz.
Şu an tüm sitelerde kullanılan RSS, RSS’in 2.0 versiyonu olarak bilinmekte. Bu güncellemeyle birlikte az önce açtığımız Rich Site Summary adıyla değil de “Real Simple Syndication” adıyla kullanılmakta.
RSS’in haber siteleri ya da kişisel blog sayfaları gibi yerlerdeki haberleri, bilgileri, yeni girilen verileri son kullanıcının önüne kolayca sunma amacı güden bir yapısı vardır. Bu yapı, özellikle kullanmayı bilen kişiler için internet tarayıcısında doğru bilgi, veri ya da paylaşımlara doğru zamanda en hızlı şekilde ulaştırır. Bununla birlikte hemen hemen her türlü internet browseri tarafından da desteklendiği bilinmekte. Yani İnternet Explorer’da, Safari ortamında, Opera’da olmak üzere bir çok web tarayıcısında rahatlıkla kullanabilirsiniz.RSS Nedir?